Phrasal verb (fiil öbekleri), bir fiilin bir preposition (edat) veya adverbial particle (zarf yapısı) ile birleşmesiyle oluşan bir fiil yapısıdır. Bu yapılar İngilizce’de yaygın olarak kullanılır ve birçok farklı anlam ifade edebilirler.
Phrasal verb’ler, bazen bir fiilden daha fazla kelime içerdikleri için öğrenmesi zor olabilir. Bu yapılar, öğrencilerin dil becerilerini geliştirmeleri için önemlidir, çünkü İngilizce konuşanlar arasında çok yaygın olarak kullanılırlar. Bu nedenle, phrasal verb’leri öğrenmek, İngilizce konuşma ve anlama yeteneklerini geliştirmek için önemlidir.
Örneğin, “turn off” fiil öbeği, “kapatmak” anlamına gelir ve “turn on” fiil öbeği, “açmak” anlamına gelir. Başka bir örnek, “look after” fiil öbeği, “bakmak” veya “ilgilenmek” anlamına gelir.
Phrasal verb’ler sıklıkla İngilizce’de kullanıldığından, onları öğrenmek İngilizce konuşma ve yazma becerilerini geliştirmek için önemlidir.
Phrasal verb örnekleri
Phrasal verb’ler, birçok farklı şekilde kullanılabilen İngilizce fiilleridir. İşte bazı phrasal verb örnekleri:
- Turn off: Kapatmak (örneğin: Please turn off the lights – Lütfen ışıkları kapatın)
- Look after: Bakmak, ilgilenmek (örneğin: Could you look after my cat while I’m away? – Ben yokken kedinize bakabilir misiniz?)
- Bring up: Yetiştirmek, büyütmek (örneğin: She was brought up in a small town – O, küçük bir kasabada yetiştirildi)
- Get on: İyi geçinmek (örneğin: I get on well with my coworkers – İş arkadaşlarımla iyi geçinirim)
- Break down: Bozulmak, arıza yapmak (örneğin: My car broke down on the way to work – Arabam işe giderken arıza yaptı)
- Take off: Havalanmak, başarılı olmak (örneğin: The new product really took off – Yeni ürün gerçekten tuttu)
- Look forward to: Dört gözle beklemek (örneğin: I’m looking forward to my vacation – Tatilimi dört gözle bekliyorum)
- Call off: İptal etmek (örneğin: The soccer match was called off due to bad weather – Futbol maçı kötü hava nedeniyle iptal edildi)
- Put off: Ertelemek (örneğin: Don’t put off until tomorrow what you can do today – Bugün yapabileceğin şeyi yarına bırakma)
- Get over: Üstesinden gelmek, iyileşmek (örneğin: It took him a long time to get over the breakup – Ayrılıktan kurtulması uzun zaman aldı)